Aşağıdaki metni okuduktan sonra bakalım siz ne diyeceksiniz.
Not: Mine Hanım'ı ben pembe domates ağı'na girdiğim ilk yıl tanıdım.
Sadece işini yapmaya, onu da düzgün yapmaya çabalıyor biliyorum. Arazisinin ortasından geçen yol yüzünden kaybettiği bitkileri için içinin yanmasından belli.
Katılıyorum kendisine, bu mektup kesinlikle bir ödül!
Mine Hanım'ın sitesinden;
Dün beni çok duygulandıran bir mail aldım.Sevdiğim bir arkadaşımın kardeşinden geldi.
Ona bir kaç ay önce küçük bir hediye paketi göndermiştim ablasıyla.Bir operasyon geçirdiğini duymuştum.Sonra iyileşti,işine başladı dedi ablası.
Pazartesi günü bana bir mail göndermiş kendisi.
Onun izni ile mail'ini buraya kopyalıyorum.
Sevgili Mine,
Nisan ortalarında dizimdeki ben’e melanom teşhisi konulmasi, biyopsi, arkasından ameliyat, derken “gözün aydın erken teşhis sayesinda ucuz atlattın” müjdeleri bizi önce çok sarsmış, sonra da hem sevinçli, hem de kafamızda bir sürü soru işareti ile kalakalmıştık.
Doktorlar cilt kanserlerinin son yıllarda çok fazla arttığını ama kesin nedeninin bilinmediğini söylüyorlar, olası üç sebep olarak da son yıllarda artan kimyasal ürün kullanımı, güneşin zararlı ışınlarının artması ve vücudun bağışıklık sisteminin zayıflamasını gösteriyorlardı.
Ameliyat sonrası bacağımdaki atel ile yatarken ablam senin hediye olarak gonderdiğin zarif sabun ve şampuan paketini getirdi. O zamana kadar benim doğal ürünler konusunda pek de olumlu düşüncelerim yoktu. Daha önce piyasada “doğal” diye satilan birkaç ürünü deneyip bir sonuç alamayınca tüm bunların pazarlama stratejisi olduğuna karar vermiş ve marketlerde satılan kozmetik ürünlerini kullanmaya devam etmiştim.
Yarı hastalık korkusu, yarı ablamın inançlı ısrarları sonucu gönderdigin sabunu ve şampuanı kullanmaya başladım.
İnsanın cildinin şampuana alışması diye bir şey varmış herhalde ki, ilk kullandığımda cildimde hissettiğim şey eskiden market şampuanlarını ve sabunlarını kullanırken hissettiğimden çok farklıydı.
Şimdi o hissi şöyle tanımlayabilirim : Market şampuanları ile yıkandıktan sonra kendimi deterjanla yıkanmış bir bardak gibi gıcır gıcır hissediyordum. Cildim tüm yağlardan arınıyordu. Oh ne güzel temizlendim diyordum. Yalnız, normal olduğunu zannettiğim bir şey daha vardı ki o da cildimin aşırı kuruması, özellikle dirseklerime ve topuklarıma sürekli krem sürmeme rağmen bu kuruluğun düzelmemesi problemiydi.
Senin yaptığın şampuanı daha ilk kullandığımda farklılığı hisstetim. Cildim önceki gibi gıcır gıcır değildi. Eskiden kullandığım şampuanlara o kadar alışmıştım ki bunun iyi mi kötü mü olduğuna tam karar veremedim. Sonra hatırladım. Bu his eskiden annem bizi beyaz sabunla yıkarken hissettiğimle aynıydı.
Bir süre sonra artık vücuduma krem sürmeye gerek kalmadığını farkettim. Daha daha sonraları ise topuklarımın çatlak, nasırlaşmış kenarlarının yumuşadığını gördüm. Biraz reklamvari bir cümle olacak ama üç ay içinde gerçekten “Vücudum nem ve yağ dengesine kavuştu”.
Sana ve ablama teşekkür borçluyum. İyi ki beni bu ürünlerine alıştırdınız. Piyasadaki her “doğal” ürün doğal olmayabilir ama doğal olanı bulunca da vazgeçmemek gerek. Artık başka bir sabun veya şampuan kullanırsam tekrar hastalanacağım gibi geliyor.
Umarım bu mektubumu okuyanlar da vücutlarını kimyasallardan korumakta geç kalmazlar.
Teşekkürler Mine, iyi ki böyle bir işe girişmişsin
Nisan ortalarında dizimdeki ben’e melanom teşhisi konulmasi, biyopsi, arkasından ameliyat, derken “gözün aydın erken teşhis sayesinda ucuz atlattın” müjdeleri bizi önce çok sarsmış, sonra da hem sevinçli, hem de kafamızda bir sürü soru işareti ile kalakalmıştık.
Doktorlar cilt kanserlerinin son yıllarda çok fazla arttığını ama kesin nedeninin bilinmediğini söylüyorlar, olası üç sebep olarak da son yıllarda artan kimyasal ürün kullanımı, güneşin zararlı ışınlarının artması ve vücudun bağışıklık sisteminin zayıflamasını gösteriyorlardı.
Ameliyat sonrası bacağımdaki atel ile yatarken ablam senin hediye olarak gonderdiğin zarif sabun ve şampuan paketini getirdi. O zamana kadar benim doğal ürünler konusunda pek de olumlu düşüncelerim yoktu. Daha önce piyasada “doğal” diye satilan birkaç ürünü deneyip bir sonuç alamayınca tüm bunların pazarlama stratejisi olduğuna karar vermiş ve marketlerde satılan kozmetik ürünlerini kullanmaya devam etmiştim.
Yarı hastalık korkusu, yarı ablamın inançlı ısrarları sonucu gönderdigin sabunu ve şampuanı kullanmaya başladım.
İnsanın cildinin şampuana alışması diye bir şey varmış herhalde ki, ilk kullandığımda cildimde hissettiğim şey eskiden market şampuanlarını ve sabunlarını kullanırken hissettiğimden çok farklıydı.
Şimdi o hissi şöyle tanımlayabilirim : Market şampuanları ile yıkandıktan sonra kendimi deterjanla yıkanmış bir bardak gibi gıcır gıcır hissediyordum. Cildim tüm yağlardan arınıyordu. Oh ne güzel temizlendim diyordum. Yalnız, normal olduğunu zannettiğim bir şey daha vardı ki o da cildimin aşırı kuruması, özellikle dirseklerime ve topuklarıma sürekli krem sürmeme rağmen bu kuruluğun düzelmemesi problemiydi.
Senin yaptığın şampuanı daha ilk kullandığımda farklılığı hisstetim. Cildim önceki gibi gıcır gıcır değildi. Eskiden kullandığım şampuanlara o kadar alışmıştım ki bunun iyi mi kötü mü olduğuna tam karar veremedim. Sonra hatırladım. Bu his eskiden annem bizi beyaz sabunla yıkarken hissettiğimle aynıydı.
Bir süre sonra artık vücuduma krem sürmeye gerek kalmadığını farkettim. Daha daha sonraları ise topuklarımın çatlak, nasırlaşmış kenarlarının yumuşadığını gördüm. Biraz reklamvari bir cümle olacak ama üç ay içinde gerçekten “Vücudum nem ve yağ dengesine kavuştu”.
Sana ve ablama teşekkür borçluyum. İyi ki beni bu ürünlerine alıştırdınız. Piyasadaki her “doğal” ürün doğal olmayabilir ama doğal olanı bulunca da vazgeçmemek gerek. Artık başka bir sabun veya şampuan kullanırsam tekrar hastalanacağım gibi geliyor.
Umarım bu mektubumu okuyanlar da vücutlarını kimyasallardan korumakta geç kalmazlar.
Teşekkürler Mine, iyi ki böyle bir işe girişmişsin
N. S.
İşte bu da benim ödülüm oldu.
Beni çok sevindirdi,sizinle de paylaştım..
Ben biraz sonra Tuzla'ya gidiyorum..
Sağlıcakla kalın..
ne güzel böyle sağlıklı şeyler üretmek ve insanları mutlu edebilmek bilgi için teşekkür ederim hemen Mine Hn ın günlüğüne gidiyorum : )
YanıtlaSilsevgili mine,
YanıtlaSilaynen !
sağol arkadaşım paylaşımın için mine hanımın sitesine bakmaya gdiyorum
YanıtlaSilTeşekkürler....
YanıtlaSil<:))
Sevgili Nalan hanım öncelikle hasta hanımefendinin iyileşmesine çok sevindim,kendilerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.Olaya sizin açınızdan baktığınızda da gurur duymanız lazım,çünki umutsuz insana iyilik yapıp moralini ve hastalığını düzeltmişsiniz,tüm işlerinizde başarı ve kolaylık dileklerimle saygılarımı sunuyorum.
YanıtlaSilsevgili hanife hanım,
YanıtlaSilrica ederim. güzel şeyler paylaşmak için.
sevglii mayri;
YanıtlaSilrica ederim.
sevgiler.
:)
ilhami bey,
YanıtlaSilyanlış anladınız.
bu mektup bana değil ama sanki bana gelmiş gibi gururlandığım bir arkadaşıma geldi. ben de çok beğendim ve paylaşmak istedim.
ödül benim değil de mine hanım'ın yani.
selamlar.
Paylaştığın için sağol, sayende yeni bir yer daha öğrendim...
YanıtlaSilSevgiler.
aslıcım,
YanıtlaSilbirbirimize faydamız dokunuyor işte :)
ne mutlu.