17 Kasım 2011 Perşembe

sevmiyorum kışı da sonbaharı da

hele bu sene hiç sevmiyorum. kurban bayramını da sevmiyorum artık. tatil yapmadığım için değil, bahsetmiştim ya kanser teşhisi konan arkadaşımı, hemen 1 hafta içinde ameliyat oldu hatta arefe günü de taburcu oldu. ama kafalarımızın içindeki örümceklerin dağılması epey vakit alacak sanırım. bu süre zarfında bir iki tespitim oldu;

- doktorla mutlaka sakin, kafası allak bullak olmamış biri konuşmalı. yanlış anlamalar öldürücü derecede olabilir. doktora sorduğu soruya "biz 8-10 yıl istatistik bilgilerini biliriz, sonrası kayıt altına alınmaz" lafını, 8-10 yıl ömrü kaldı diye yorumlarsa hastanın annesi, herkes kafasına balyoz yemişe döner. mazallah :(

- hastahane pencerelerinin tamamı sabit diye vır vır etmiştim, bu yanlış anlaşma olayından sonra neden sabit oldukları dank etti!

- mutlaka özel sağlık sigortası yaptırılmalı. en azından yatarak tedavi için. profesör ve ilk tahlil masraflarını ödemesini saymazsak, hasta taburcu olurken imza atarak çıktı, 20 milyara imza atmak ne demek? üstelik daha kemoterapi ve radyoterapi masrafları da var!

- şeker ve her türlü işlenmiş/paketlenmiş gıda sadece kemoterapi göreceklerin değil aslında hepimizin hayatından uzaklaştırılmalı. hele de çocuklar !!!

haftaya kemoterapi başlayacak. orta şiddette ilaç kullanılacak, toplam 12 seans. ilk seanslar 21 günde bir, sonra haftada bir.

saçlar dökülecek. peruk alınacak cumartesi günü, bir kaç tane de bere...

dr. haftada üç kez balık demiş, en az 300 gr da et haftada. kilo almayacak, yürüyüş yapabilir.

böyleyken böyle.
dedim ya sevmiyorum kışı da sonbaharı da...