8 Haziran 2010 Salı

iki haftalık raporumdur

15 gün önce artık klasikleşen kiraz yeme şenlikleri kapsamında memleket yolları. Mis gibi yemyeşil yollar, güzelim yeşili katletmese bir de yurdum yöneticileri !
Kirazlar olmuş sayılır. Daha bal gibi değil ama dalından. Hatta kolunu uzatıp yeme kıvamında. Yine de gözümüz doymadı. Merdiven tepesinde epey cambazlık yaptık :)

Kolunu uzatıp alabilirsin demiştim yalan değil. Anneannem için sandalyeyi koyduk ağacın altına. Kendisi de kuruldu padişah gibi. Dinlene dinlene yuttu kirazları.


Bu da çilek öbeği.

Yabani otlar temizlenince çıkmış garibanlar ortaya. Otlar bürümüşken görünmüyorlamış ortalıkta.( Önceleri ayrık otlar için zehir de kullanıldı, traktörle sürüldü de :(
Müdahele etme şansımız yok tabi. Sadece uyardık aman yapma zehir kullanma diye ama tecrubeyle öğrenilecekmiş demek ki. Zehirin bu ayrık otlarda hiç işe yaramadığını bizzat yaşayıp gördüler. Önce zehirle azalırmış gibi yapan otlar, bir vakit sonra azarak kudurarak geri geldiler. Şimdilerde seçilen yöntem, ucunda misinalı kesme sistemi olan ot biçme makinası. Elektrikli olanını almışlar, takıyor askısıyla omzuna. Keserek kısaltılıyor otlar. Zehirsiz, geçici ama en azından ne toprağa var zararı ne de faydalı kuşa böceğe :)



Gördünüz mü çilekleri ?
Tadını söylemiyorum bile, tanımlamak mümkün değil çünkü, o kadar yani !


Anneciğimin ektiği enginar. Kabuğunu gömmüş. Çiçek açtığında ise köyün kadınları toplanıyormuş, bize de o çiçekten verin çoğaltalım diye :)


Ve tabi asıl bahçeye gelme amacım. Pembeler köyde yerlerini aldılar. Trenle teyzeme taşıdım fideleri, oradan sonrası arabada seyahat. Sadece 1 fide kaybettik, geriye kalan 15 fide yerlerinde. Kardeş kırmızı domatesler, biberler, patlıcanlar, fasulyeler, kabaklar, mısırlar, naneler ve tüm diğerleriyle bu helva gibi güzel bereketli toprakta.

Dönüş yolunda Trilye'ye saptık. Deniz otobüsü biletini önceden alınca hızlı hızlı geçtik tabi. Mis gibi akan çeşmeyi görseniz benim gibi gözleriniz yuvalarından fırlar.
Ama keşfetmiş yurdum insanı burayı da, yol boyunca neredeyse köy evlerinin yarısı satılık :(
Keşfettiğinin içine edip posasını sıkmak zorunda mısın insanoğlu ?
Üstelik öyle çok zarar veriyorsun ki doğaya, sonuç yanlış ıslah edilen dereye düşüp kapılıp giden bir gariban temizlik işçisi oluyor. Ucuz atlattık diyebiliyor sonra yurdum yöneticisi ! Taşa tutmak lazım sizi ya...

1 hafta geçtikten sonra dönüşten 1 hafta da izin kullandım.

Gündüz vakti sokakta gezmek ne keyifmiş :) Eminönü, Ikea, sahili bol bol tavaf ettik.

Bu akşam ilk iş günü sonrası moral bulmak için sufle yaptık. Dün akşam hazırlayıp dolaba, akşam yemekten sonra da fırına.
Babam bir yudum yiyecekti güya. 1 tam sufleyi yalanarak götürdü, sonra da daha sıvı kıvamlı olsa iyiydi, kek gibi olmuş deyip benden öğrendiğini bana sattı.

Boş sufle kabına bakakaldım.

Besteeee, şerefine !!