15 gün önce artık klasikleşen kiraz yeme şenlikleri kapsamında memleket yolları. Mis gibi yemyeşil yollar, güzelim yeşili katletmese bir de yurdum yöneticileri !
Kirazlar olmuş sayılır. Daha bal gibi değil ama dalından. Hatta kolunu uzatıp yeme kıvamında. Yine de gözümüz doymadı. Merdiven tepesinde epey cambazlık yaptık :)
Kolunu uzatıp alabilirsin demiştim yalan değil. Anneannem için sandalyeyi koyduk ağacın altına. Kendisi de kuruldu padişah gibi. Dinlene dinlene yuttu kirazları.
Bu da çilek öbeği.
Yabani otlar temizlenince çıkmış garibanlar ortaya. Otlar bürümüşken görünmüyorlamış ortalıkta.( Önceleri ayrık otlar için zehir de kullanıldı, traktörle sürüldü de :(
Müdahele etme şansımız yok tabi. Sadece uyardık aman yapma zehir kullanma diye ama tecrubeyle öğrenilecekmiş demek ki. Zehirin bu ayrık otlarda hiç işe yaramadığını bizzat yaşayıp gördüler. Önce zehirle azalırmış gibi yapan otlar, bir vakit sonra azarak kudurarak geri geldiler. Şimdilerde seçilen yöntem, ucunda misinalı kesme sistemi olan ot biçme makinası. Elektrikli olanını almışlar, takıyor askısıyla omzuna. Keserek kısaltılıyor otlar. Zehirsiz, geçici ama en azından ne toprağa var zararı ne de faydalı kuşa böceğe :)
Gördünüz mü çilekleri ?
Tadını söylemiyorum bile, tanımlamak mümkün değil çünkü, o kadar yani !
Anneciğimin ektiği enginar. Kabuğunu gömmüş. Çiçek açtığında ise köyün kadınları toplanıyormuş, bize de o çiçekten verin çoğaltalım diye :)
Ve tabi asıl bahçeye gelme amacım. Pembeler köyde yerlerini aldılar. Trenle teyzeme taşıdım fideleri, oradan sonrası arabada seyahat. Sadece 1 fide kaybettik, geriye kalan 15 fide yerlerinde. Kardeş kırmızı domatesler, biberler, patlıcanlar, fasulyeler, kabaklar, mısırlar, naneler ve tüm diğerleriyle bu helva gibi güzel bereketli toprakta.
Dönüş yolunda Trilye'ye saptık. Deniz otobüsü biletini önceden alınca hızlı hızlı geçtik tabi. Mis gibi akan çeşmeyi görseniz benim gibi gözleriniz yuvalarından fırlar.
Ama keşfetmiş yurdum insanı burayı da, yol boyunca neredeyse köy evlerinin yarısı satılık :(
Keşfettiğinin içine edip posasını sıkmak zorunda mısın insanoğlu ?
Üstelik öyle çok zarar veriyorsun ki doğaya, sonuç yanlış ıslah edilen dereye düşüp kapılıp giden bir gariban temizlik işçisi oluyor. Ucuz atlattık diyebiliyor sonra yurdum yöneticisi ! Taşa tutmak lazım sizi ya...
1 hafta geçtikten sonra dönüşten 1 hafta da izin kullandım.
Gündüz vakti sokakta gezmek ne keyifmiş :) Eminönü, Ikea, sahili bol bol tavaf ettik.
Bu akşam ilk iş günü sonrası moral bulmak için sufle yaptık. Dün akşam hazırlayıp dolaba, akşam yemekten sonra da fırına.
Babam bir yudum yiyecekti güya. 1 tam sufleyi yalanarak götürdü, sonra da daha sıvı kıvamlı olsa iyiydi, kek gibi olmuş deyip benden öğrendiğini bana sattı.
Boş sufle kabına bakakaldım.
Besteeee, şerefine !!
Kirazlar olmuş sayılır. Daha bal gibi değil ama dalından. Hatta kolunu uzatıp yeme kıvamında. Yine de gözümüz doymadı. Merdiven tepesinde epey cambazlık yaptık :)
Kolunu uzatıp alabilirsin demiştim yalan değil. Anneannem için sandalyeyi koyduk ağacın altına. Kendisi de kuruldu padişah gibi. Dinlene dinlene yuttu kirazları.
Bu da çilek öbeği.
Yabani otlar temizlenince çıkmış garibanlar ortaya. Otlar bürümüşken görünmüyorlamış ortalıkta.( Önceleri ayrık otlar için zehir de kullanıldı, traktörle sürüldü de :(
Müdahele etme şansımız yok tabi. Sadece uyardık aman yapma zehir kullanma diye ama tecrubeyle öğrenilecekmiş demek ki. Zehirin bu ayrık otlarda hiç işe yaramadığını bizzat yaşayıp gördüler. Önce zehirle azalırmış gibi yapan otlar, bir vakit sonra azarak kudurarak geri geldiler. Şimdilerde seçilen yöntem, ucunda misinalı kesme sistemi olan ot biçme makinası. Elektrikli olanını almışlar, takıyor askısıyla omzuna. Keserek kısaltılıyor otlar. Zehirsiz, geçici ama en azından ne toprağa var zararı ne de faydalı kuşa böceğe :)
Gördünüz mü çilekleri ?
Tadını söylemiyorum bile, tanımlamak mümkün değil çünkü, o kadar yani !
Anneciğimin ektiği enginar. Kabuğunu gömmüş. Çiçek açtığında ise köyün kadınları toplanıyormuş, bize de o çiçekten verin çoğaltalım diye :)
Ve tabi asıl bahçeye gelme amacım. Pembeler köyde yerlerini aldılar. Trenle teyzeme taşıdım fideleri, oradan sonrası arabada seyahat. Sadece 1 fide kaybettik, geriye kalan 15 fide yerlerinde. Kardeş kırmızı domatesler, biberler, patlıcanlar, fasulyeler, kabaklar, mısırlar, naneler ve tüm diğerleriyle bu helva gibi güzel bereketli toprakta.
Dönüş yolunda Trilye'ye saptık. Deniz otobüsü biletini önceden alınca hızlı hızlı geçtik tabi. Mis gibi akan çeşmeyi görseniz benim gibi gözleriniz yuvalarından fırlar.
Ama keşfetmiş yurdum insanı burayı da, yol boyunca neredeyse köy evlerinin yarısı satılık :(
Keşfettiğinin içine edip posasını sıkmak zorunda mısın insanoğlu ?
Üstelik öyle çok zarar veriyorsun ki doğaya, sonuç yanlış ıslah edilen dereye düşüp kapılıp giden bir gariban temizlik işçisi oluyor. Ucuz atlattık diyebiliyor sonra yurdum yöneticisi ! Taşa tutmak lazım sizi ya...
1 hafta geçtikten sonra dönüşten 1 hafta da izin kullandım.
Gündüz vakti sokakta gezmek ne keyifmiş :) Eminönü, Ikea, sahili bol bol tavaf ettik.
Bu akşam ilk iş günü sonrası moral bulmak için sufle yaptık. Dün akşam hazırlayıp dolaba, akşam yemekten sonra da fırına.
Babam bir yudum yiyecekti güya. 1 tam sufleyi yalanarak götürdü, sonra da daha sıvı kıvamlı olsa iyiydi, kek gibi olmuş deyip benden öğrendiğini bana sattı.
Boş sufle kabına bakakaldım.
Besteeee, şerefine !!
işte kaçmak istediğimiz yer... okumak da iyi geliyor. en azından hala hayal kurabiliyoruz :)
YanıtlaSilKöyümüz yakın, 80 km, fırsat buldun mu kaç. Tarla bahçe gezin sonra. Bizim köye de ev yapamıyorsun. Ancak eski evini onarabiliyorsun. Yenisini yapanı kendi köylün şikayet ediyor. İyi de oluyor, beton yapıyorlar yapanlar. Ama biz ahşap yapacağız, biz de kaynıyoruz arada.
YanıtlaSilNe iyi etmişsin Nalan, darısı başımıza.
inşallah olur narince, dilediğin şeyler yani..
YanıtlaSilhem ben ahşapı severim. övünmek gibi olsun, karadenizliyim :)))
meleğim,
YanıtlaSilburaya gidince nasıl kaza dönüştüğümü anlıyorum. bahçede çalışırken annem dürtüyor beni baksana gökyüzüne diye.
istanbul'da unutmuşuz gökyüzünün ne kadar güzel olduğunu !
gece geç vakte kadar kalmak kısmet olmadı burada şimdiye kadar, ama teyzem anlatıyor yıldızların ne kadar yakın ne kadar çok olduklarını...
narince,
YanıtlaSilkocaman AMİN diyorum. ve sana katılıyorum. iyi yapıyor köylüler, etsinler tabi şikayet. yoksa iyice işin cılkını çıkarmaya meylimiz var. bir ara yine bildiğim başka bir köyde işler daha iyiceyken kocaman kocaman beton evler yaptılar. her kardeşe bir kocaman daire, binaların altı da devasa tahıl depoları.
şimdi tahıl depoları bomboş, evler sakil :(
Nalancım; kiraz ve çilek olayına hem bayıldım hem kıskandım; sanırım ben o tür bir olay yaşamayalı çoookkkk yıllar olmuştur :(((
YanıtlaSilminimalistim,
YanıtlaSilzorla sınırlarını, kendine fırsat yarat derim ben. bir yerlere giderken daha bol zaman yaratbilse insan kendine, neler var neler görsen bayılırsın :)
bu kiraz bahçesi buzdağının görünen kısmı. bu ağaçlardan oluşan kocaman kocaman tarlalar var !
Bugün bir arkadaşım bahçesinden kiraz toplayıp getirmiş, böyle lezzetli kiraz uzun zamandır yemedim. Eminim sizin çileklerle, kirazlar da öyledir. Bu sene pembe domates ekemedim, ama blogları zevkle takip ediyorum. Sevgiler..
YanıtlaSilsevgili aslı,
YanıtlaSilsen pembe domates ekmedin bu sene, ama bu resimdeki fideler senden gelen tohumlar!!!
Kiraz mı dediniz, hem de dalından. Kiraz yiyoruz yemesine de, şööyle dalından seçe seçe, gözüm gönlüm doya doya yiyemedim ya, yanarım da ona yanarım. Niye yanarım, çünkü buna fırsatım olmuştu aslında vakti zamanında. Bursa'da okuldayken Tahtakale'de oturuyorduk, orada köyden gelen ürünlerin toplandığı bir pazar var. Küçük bir hal gibi sanki. seyyar satıcılar da tezgahlarını orda hazırlarlardı. kapıdan çıktığımda trzgahlarla karşılaşırdım, hemen biraz alır yerdim. Çok güzellerdi.
YanıtlaSil:)
YanıtlaSilmehmet bey,
sizin de üzümler konusundaki şansınızı es geçmeyelim. hem dalından hem de maşallah! en bereketli salkımlardan yiyorsunuz. üstelik yetişmelerinde direk siz ve ailenizin emeği var.
biz de teyze kontenjanından her sene hazıra konup kiraz ağaçlarının altında şeker komasına giriyoruz. karnımız doyuyor inanın, ama gözümüz doymuyor. mazallah bir de tarlasına gitsek bunun :)
köylülerin tezgahları pazarları diğer ülkelerde bu kadar korunup kollanırken bizde pazarları kaldırıp yerine çirkin alışveriş merkezi yapma merakı beni pek korkutuyor inanın.
Blogda görmüştüm ama, tam emin olamadım. Madem benim tohumlarım, gözüm üstünüzde. Şaka bir tarafa, geçen sene çiçeklenip çiçeklenip olmayınca çok üzüldüm, bu sene bir ara vereyim, biraz daha tecrübe kazanayım, seneye ekerim dedim. Ama kiraz domatesler, biberler, fesleğenler balkonda yerlerini aldılar... Sevgiler..
YanıtlaSilsevgili aslı,
YanıtlaSil100% emin olabilirsin. mektubu ben açtım ve senin gönderdiğin tohumları çimlendirdim. hatta yüksek olasılıkla tatlarına bakmak için kaçabilir miyim tekrar köye onu da bilemiyorum :(
geçen senelerde olduğu gibi yine köydekiler bakacaklar tadına. ben hikayelerini dinleyeceğim.
belki şansım olur da ben de hem görürüm fideleri, hem tadarım hem de mis gibi yaprak kokusunu duyarım, kim bilir?
:)
ne hoş bir site, kirazlar, çilekler, domatesler
YanıtlaSilellerinize sağlık
sevgili mine,
YanıtlaSilhoşgeldin. teşekkür ederim. ben de pek lezzetli buldum senin sayfalarını. hem damağa hem kulağa.
Ben de, ne havasi ne de topragi memleketime benzemeyen ama yine de iyiki var olan su gurbet ellerde, kendimce diktim birseyler bu sene. Rokalarim harika oldu yemege basladik, ayse kadinlarim hala tirmaniyor, domatesler cicekte, biberler hala buyumeye calisiyor, semiz otlarina hergun bakiyorum ama henuz birsey goremiyorum, nane, maydanoz, dereotu ve kekik tuketimde...
YanıtlaSilBurada yaz cok kisa ve bu sene fazla gunes olmayacak gibi ama yine de hasat fena olmuyor.En kisa zamanda resimlerini cekip bloguma koyacagim.
Sevgiler.
Saygıdeğer Nalan hanım,izin demek yan gelip yatmak değil,sadece değişik işler yapabilmek için bir fırsat bu fırsatı doyasıya yaşadığınız belli oluyor.Bahçe ve normal işinizde başarı dileklerimi ve saygılarımı iletiyorum.
YanıtlaSilİlhami Bey,
YanıtlaSilSizin gibi çalışkan birinden bunları duymak pek güzel.
Teşekkür ederim.
sevgili arnavut ciğeri,
YanıtlaSilne diyelim mesafe olsun da en azından sevdiklerimiz sağlıkta, afiyette olsun. geriye kalan birbirimizi görmek için daha fazla bahane biraz daha olanak yaratmak olsun.
pek çoğumuz şu güzel memlekette sizin söylediklerinizi de yapamıyoruz maalesef. bu kadar güzel bahçeyi bırakıp mecburen hafta başı yine köstebekler gibi ofislere geri döndük :(
Nalan hanım, afiyet olsun, kiraz zamanını kaçırmadığınız ne iyi olmuş. Bizim burada da kirazlar oldu herkes gelin toplayın diyor, ama ağaçtan yemek ile toplayıp eve götürüp yemek arasında bile fark oluyor:)
YanıtlaSilPembeleri bol bir yaz diliyorum size, bu güzel tatilin üzerine işinizde de kolaylıklar.
Sevgi ve selamlar
Jale
sevgili jale hanım,
YanıtlaSilartık geliş gidişlerimizi kiraz zamanına ayarlıyoruz. bahçeden düzenli haber alıyoruz. şu kadar oldu, çiçekler içinde, koşun gelin diye haber veriyorlar bize.
gerçi benden daha iyi bilirsiniz ya, her ağacın meyvesinin ayrı tadı, zevki var. hatta güneşi daha iyi görenle gölgelenen bile farklı.
tadının yanında, dalından toplayıp yemek bambaşka. yukarıdakilere ulaşmak için merdiven kavgası bile var.
bu kadar güzelliği gördükten sonra insan daha da çok korkuyor elden gidecekler diye.
bol hasatlı mevsimler diliyorum ben hepimize, sağlıklı olalım ki bol bol uğraşalım, elimiz değsin toprağa .
kötü niyetli, bilinçsiz insanlara da göz açtırmasın bereket tanrıçası :)
sevgiler
nalan
e ben kirazlara bakıp bakıp gittim anlaşılan buradan:)))
YanıtlaSilEvet ya gökyüzüne bakmak... köye gittiğimde ben gözümü yıldızlardan alamam....
sevgili lale,
YanıtlaSilbiz gecenin keyfine varamadık daha, ama gündüzü bile güzel!
öyle alışmışız ki at gözlükleri takıp dolaşmaya, bahçede çalışırken artık sık sık aylaklık yapıp bakıcam gökyüzüne :)
Sevgili Nalan,
YanıtlaSilKırmızı yeşil neşe ağaçları harika:)) Ne güzel bir tatil yapmışsın:)) Oradan spetine doldurduğun küçük mutlulukların hiç bitmesin...
Hararetle önermiştin ya biz de bahçeye kiraz ağacı diktik. Ne kadar isabetli bir seçim olduğunu burada teyzenlerin kiraz ağaçlarını görünce bir kez daha anladım. Yani bizim kirazın manevi annesi sayılırsın:)) Sanırım yeni dikildiği için bu yıl meyve vermedi. Gelecek yıl bekliyoruz artık.
Kiraz ağacının olduğu fotoğrafın içinde ,çilek fidesininde yanıbaşında olmak istiyorum....
YanıtlaSilsevgili şefika,
YanıtlaSilgördüm dün akşam resimleri. çok daha güzel olacak. hele kirazlar meyve vermeye başlasın :)
çok mutlu oldum ucundan kıyısından sebep olduğuma.
sevgili minik,
YanıtlaSilhaklısın. biz de kiraz ağaçlarının arasında başımız döne döne geziyoruz. kısa sürüyor, sonra yine işin başına dönmek gerek malum :(
Sefanız olsun Nalan'cığım. Epeydir dalından kiraz yemedim. Nasıl özledim o duyguyu. Gerçi dalından kayısı ve dut yiyerek (en azından şimdilik) meyve keyfi yapabiliyorum ve de mevsim ilerledikçe erikler, nektarlar, incirler falan da eklenecek listeye ya...
YanıtlaSilBen de şanslıyım apartmanda oturuyorum ama bahçemizde dut,kiraz,erik,üzüm,ceviz vs.. var :) azda olsa her sene dalıyoruz resmen :)) ben bu ara köy yumurtasına taktım kafayı,çocuklara aldım organik pazardan.. amanın nasıl güzel nasıl güzel,parmaklarımı kaybediyordum vallahi...
YanıtlaSilSizin kiraz çoşmuş,dallar yerlerde.. maşallah.. fotoğraflar çok güzel...
sevgili pelince,
YanıtlaSileskiler ne güzel düşünmüşler en azından meyve ağaçlarını. biz de körüz gerçi, görmüyoruz dibimizdekini.
üniversiteden kankama, 6 yıldır oturduğu eve hemen her gün gibi giderim. daha geçen yıl gördüm limon ağacını :(
hem de ne limon ! bu sene budandı, daha da güzel limon verecekmiş :)
yumurta konusu pek önemli, ben bir aralar da tavuk meselesine taktım. o zamandan beri yiyemiyorum tavuk :(
biz çocukken yedik gerçek tavuk etini de yumurtayı da, o şekilde avunuyorum.
kiraz ağaçları çok çok güzeldi inan. hem damağımızı çatlattı hem de görüntüleri mest etti.