22 Ağustos 2011 Pazartesi

gece dalışı

Hafta sonu Çeşme yolları taştan. Ne o gece dalışı yapacak bu bünye. Ama ne gam. Kırk yılda bir oruç tutacağım tuttu. Bandırma'da annemin yanındaydım tabi geçen hafta kim korkar hain kurttan. Ama öyle değil kazın ayağı, zira oruçtan iyice susamışken bir de pazara 5 sefer çıkartma yapınca dilim damağım kurudu ki ne kuruma. ( malum pazar alışverişi bir nev-i talan şeklinde oldu. kışlık hazırlık hem de bir kaç eve. bamyalar, kilolarca domates, derin dondurucuya patlıcan bile girdi o derece! )

Pazarı tavaf ettiğimiz akşam iftar 5 devasa bardak dolusu soğuk su ve çıngıllı dediğimiz mantı. O kadar soğuk suyu devirince sabah kalmadan boğazım bomba kıvamına ulaştı :(
Bu işleri tam bir hafta önce becerdim. Sonrası eczacı çırağı gibi geçti. Antiboyik, vitamin, bol bulamaç pastil. Tek sebebi gece dalışı :)

Ama değdi gözümü karartıp gitmeme.

ilk gün ( Cumartesi sabah 11:09 ) gece yolculuğu sonrası bir de boğazımın etkisiyle kulak eşitleyemedim. Sağ kulağımda sızı, dalışı yapamadan tıs tıs tekneye döndüm. Oysa tam da vazgeçip geri dönerken eşitlendi kulak :)

Akşama bol enerji depolamak için teknede arizona kertenkelesi gibi yattım. Kafamda kocaman bi bere, neredeyse boynuma kadar inik, üstümde peştemal boğazıma kadar çekili güneşin altında uyudum. Heryerim kapalı olduğu halde yanmayı da becerdim, dalış elbiselerini giymek zulum oldu.

Akşama kadar dalış yapmadık, gece dalışı yapmayacak olanları marinaya geri götürüp nevaleyi alıp dalış noktasına geri döndük. ( çeşme/no name )

Mangal yandı, keyifle sallana sallana yedik, yaladık yuttuk.

Akşam 21:00'e kadar bekledik. Güneş tamamen gitti, yıldızlar göz kırpmaya başladı. Bütün gün haldır haldır esen rüzgar dindi, tatlı bir meltem. Karnımız tok sırtımız pek, kim girecek şimdi soğuk suya gecenin köründe?

Atladık suya, önce brifing ama. Kim kiminle budy, takip sırası. Bir daha kuyruk olmam, hemen şoför arkası isterim. Korku filmi gibi, geriden jaws aha geldi aha gelecek :)

Ahtapot gördük iki tane, bir de hemen dalış başında müren. ama ben göremedim müren falan, dalışın yarısı korkmakla geçtiğinden. Ben gerilim filmi bile seyredemem, gittim orta yerinde oynadım :)

Korkum geçtikten sonra keyif almaya bile başladım, bir kayayı dönünce teknenin su altına verdiği müziği duyunca da ohhh çektim derinden.

Dalışın ortasında diğer gruptan kopup bizim yanımızda biten bir arkadaşın ortada sıçan misali şaşkın videosu bile var, izle izle göbek çatlacak cinsten.

Ne gerek var gece dalışına canım derken şimdi diyorum ki daha sık yapmak lazım bu işi. Paralize olmuş balıklarla göz göze pek güzel, ahtapotlar başka türlü nasıl dans eder de ben de huşu içinde seyrederim ki?

...