29 Eylül 2009 Salı

cinayet üstüne pişkinliğe " höst "

Mavi Balon şurada Gülizar Çokduru'nun katili dışarıda kalmasın diye feryat etmiş.

Biz de emailler aracılığıyla cinayeti görmüş ve yuh demiştik.

Ancak bugün Milliyet gazetesindeki şu haberde katilin kan parası olarak cinayeti işlediği arabayı vermek istediğini gördük ve içten bir " höst " dedik.

23 Eylül 2009 Çarşamba

manavda pembe domates


Pembe domates yemek isteyip de yolunu Ziverbey/Kızıltoprak'a düşürebilecek olanlar Gölpazar Manavı'nda pembe domates var :)
Adres Hamdi Bey Sokak, tel:0 216 347 25 87 ve 0 216 345 75 97.
( Kızıltoprak tren istasyonuna yakın. Kızıltoprak İstasyon Caddesi'nde )

22 Eylül 2009 Salı

geometri


Kediler de geometri çalışır.
Hamur kararlı, seneye üniversite sınavında geometriden bütün soruları doğru cevaplayacakmış.
Hapşu tembel, arkada Leman dergisinin üstüne kıvrılmış yine uyumakta. Bu gidişle 2 senelik bile kazanamazsın sen !

kaktüs pembesi




Sevmezdim kaktüsleri. Çiçek açan bu kaktüsü görünce fikir değiştirdim.
Yanındaki sardunya tüm yıl çiçekler içinde ama bu çiçek bir başka...
Demek ki kaktüsleri bilmediğim için sevmiyormuşum :)

hamur




Hamurun ilk geldiği zamanlardan bir resmi yok. Ama geldiğinde feci halde dayak yemiş,
çok korkmuştu. Üzerinden çamur ve dikenleri ayıklamak saatler sürdü. Ses telleri zedelenmiş, hala sesini duyamadık garibanın. Boynu neredeyse kopacak haldeydi, şimdi kaplan gibi oldu. Tüyleri çok yumuşak ve kaliteli.
Ama hala ilk geldiği gün kadar ürkek ve korkak, bakmayın öyle cüssesine :)

yoyo




Efenim ortancamız da burada.
Daha önce cin yavrusu pozu da şurada. Diğerleri gibi evin içinde büyümediğinden
hırsızlık kabiliyeti gelişti. ( bu hafta sonu mutfak masasının üzerindeki kıymalı poğaçayı
kaşla göz arasında mideye indirdi )
Kardeşleri zehirlenip öldüler, dayanamadık onun da gitmesine, annesinin yanından eve aldık...

hapşu



Evin en küçüğü ellerinizden öper. Şurada küçüklük resmi var. İyice büyüdü. Bütün gün pencereden dışarıyı keser, geri kalan zamanda da işi horlamak :)
Parmak kadarken geldi kapımıza, nasıl güzelleşti...

bahçeden






Bayram sohbetlerimiz bile bahçenin ve kedilerin etrafında geçti.
Domatesler artık göründü. Sadece 2 fidede pembe domates görebildik, ama bir keyif bizde sormayın sanki salça fabrikası açıyoruz mahsulle :)
Biberlerimiz neşeli ( ama seneye fideler sadece 1 yumruk ara bırakarak dikilecek,
imece evi'nde toprak adamından öğrenildi,uygulanacak ).
Bamyamız bile var. 1 tane sadece fidemiz ama olsun, bize seneye tohumluk versin ona da razıyız.
Patlıcanlar en geriden geliyor. En az 1 ay sürer sanırım, daha yeni çiçekleri görebildik.
Fasulyeler oldu ama sonradan çabuk kurudu, bir hata yaptık ama nerede? Bir de az fide olduğu için toplanıp pişirecek kadar da olmadı, sadece 1 avuç :)
Biz bu işi yapabilir miyiz sorusunun cevabını aldık, evet becerebiliriz. Sulama konusunda hiç fena değildik, gübreleme de başarılı oldu ama çapalama işi pek zor. Çok hamız yahu :) İki sıra çapalayan yamuldu kaldı!
Seneye umarım toprağı verimli bir toprakla değiştirip daha organize olarak kolları sıvayacağız. Azmin elinden kurtulan olmamış...

19 Eylül 2009 Cumartesi

ben anlamadım...

Ben anlamadım.

Bi kara bulut sendromu ki sorma gitsin,

- arkadaşımın halası sol taraf felç,şu anda hastahanede. Şükür bilinci açık, ama dün gece bir ara ateşlenmiş herhalde hastahanede tarhana çorbası yapmaya kalkışmış. Tabi yataktan kalkamayınca daha çok üzülmüş.
Dua ediyorum geçici bir maraz olsun, tedaviyle ayağa kalksın.

- teyzem evde körkütük bronşit yatıyor. öğleden sonra da ona koşarak gidicem. işleri toparlayıp ofisten çıkar çıkmaz...

- bir de annemlerin komşusu Kemal Bey'den bahsetmiştim şuradaki yazımda. Maalesef aramızdan ayrıldı. Sadece 51 yaşında, geç yaşta sahip olduğu ve üzerine titrediği 9 yaşındaki oğlunu geride bıraktı. Yolu ışık olsun.

Bugün sadece bayram arifesi değil, kara bulutlardan da sıyrılma arifesi olsun.

18 Eylül 2009 Cuma

oha ve de çüş

Bende kelimeler yetersiz kalıd.
Küfür olarak saydırmaktan kuru kafalar bitti.
Allah bunlara akıl fikir falan vermeyecek, denetim desen o da hak getire.
Çöplük gibi gıda üretim yeri ancak polisiye olayla ortaya çılabiliyor.
Ortaya çıkmayanları düşününce tüylerim diken diken oluyor.
Bayram öncesi alış verişleri için özellikle dikkat etmeli yahu.
Haber için buraya tık.

16 Eylül 2009 Çarşamba

lila ineğin ettikleri

Basit Bir Yaşam, burada güzelce anlatmış.
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar en az kanser hücreleri kadar zaralı değilse ben de neyim !
diyorum...
Okuyun mutlaka!

15 Eylül 2009 Salı

himalayan...


Biraz önce ofisin bahçesine himalayan cinsi bir kedi geldi. Masmavi nefis gözler. Ne zaman fotoğraf makinası lazım diye çantama elimi atsam, makina evde! ( Bin Kunduzzz )
İnternetten bulduğum bu pisi ile idare edeceksiniz.
Hazret kocaman ağaca patileriyle masaj yaptı, her yeri bir güzel kokladı sonra bidon gibi bir başka kocaman kedi daha gelince tedirgin oldu gitti.
Nasıl bir yavaşlık, huzur hareketlerinde tarif edemem.
Bidon kedi gelmese ben transa geçicem, yani o kadar :)

11 Eylül 2009 Cuma

ağzına sağlık Derya Sazak

Devamında sorulacak daha çok sorular vardı.
Derya Sazak sormuş...
Kalemine sağlık!
Yağma

kompost için

Geri dönüp bakmak için not almakta fayda var.
Akıllara ziyan, neredeyse herşeyi kompost yapmak ve kompost yaparken de çıkan çöp miktarı ve çeşidini azaltmak...
Şuradan

anonim

Mayri'nin Renkleri email adresine gelen ve maalesef yazarının kim olduğunu bilmediği bir yazı paylaşmış. Ab ve son zamanların açılma saçılma polemiklerine inat...
Türkler Gibi Eğlenmek

acıyı paylaşmak...

Biraz önce İgnacio ile konuştum. İspanya'dan iş ile görüştüğüm arkadaşım diyelim.
İspanyollar'ı biizmle aynı frekansta olmalarından dolayı başka türlü seviyorum.
Sel yüzünden olanları tv'de seyrettiğini anlattı. Sesindeki üüzntüyü ben telefonun diğer ucundan hissettim.
30 insanımızı kaybettiğimizi,8 kişinin halen kayıp olduğunu üstelik de küçücük çocuklar da var bunların arasında diye detay verdim.
80 yıldan beri görülen en şiddetli yağış olduğunu okumuş o da.
Bize şans diliyor.
Ben de teşekkür ettim, empati kurup iyi dileklerini bizimle paylaştığı için.
Gözlerim de nemlenmedi değil...

9 Eylül 2009 Çarşamba

tıp tarihi

Tıp Tarihi

M. Ö. 2000 Al bu otu ye.

M. S. 1000 O ot kötü, gel bu duayı oku.

M. S. 1250 O dua batıl inanç, al bu iksiri iç.

M. S. 1500 O iksirin ne faydası var, al bu hapı yut.

M. S. 1750 O hap etkisiz, al bu antibiyotiği iç.

M. S. 2000 O antibiyotik kimyasal, al bu otu ye!

Mesajı arkadaşım email adresime iletmiş. Paylaşmadan edemedim. Kimse düşünen ellerine sağlık.

yuh olsun...

Her felaketten sonra aynı sözler.
Bu sefer bir farkla. Üzerinizde vebalini taşıyacağınız sadece
14:06 itibariyle 23 cana mal olan sorumluluğunuz da var efendiler.
Koşuyolu Validebağ Öğretmenler Hastanesi ( alanını bilenler bilir, akıllara zarar bir arazi ),
yine Koşuyolu Kalp Hastanesi arazilerini bir yudumda becerip de satabilen iradeniz, neden alt yapı sorunlarının olduğu ve her yıl bu kadar maddi şimdi de can kaybı zararına karşı görünmüyor.
Yuttunuz mu o iradeyi beyler ?
Ha bu arada o beyler dediklerim de tavus kuşu misali YOK !

8 Eylül 2009 Salı

yağmur yağmur yağmur...

Sabah Derince limanına gittim.
Çipil ışık altında beni sinir eden görüntüsünden eser yok. Yağmurla herşey yıkanmış, tertemiz görünüyor. Deniz sakin, uslu güzel bir çocuk sanki.
Zaten yol yemyeşil.
Böyle olunca çok seviyorum :)
Hele bir de kulağımda Betuğ Cemil " Yağmur " diyor. Dinlemek için tık.
Daha ne ister ki insan ???

5 Eylül 2009 Cumartesi

tatil güncesi...

Tatilin kötüsü olmaz.

Ama bu kadar dingini de her zaman nasip olmaz.

İlk durak Küçükkuyu demiştim.
İmeceevi.
Cumartesi'den pazartesiye bana yetti. Zira ben iskele istiyorum, güneşlenmek istiyorum, maske ve şnorkel istiyorum ( yanında getirmeyince mal mal bakarsın sağa sola ! )

Oda geri dönüşümlü malzeme ile yapıldığından yalıtım yok. Bu durumda gündüz
pişiyor ama gece rahat ediliyor.
E orada da gece yarısından sonra ancak ateşin başında iyice mayışmadan yatılmaz.
Zira ateşin başı harika, başının üstünde tüm galaksi. Uyuyup da ne yapacaksın?

Bizim gibi senede 1 hafta izin için sekiz takla atanlar malum daha fazlasının peşinde:)
Pazartesi günü domatesleri budayıp dımdızlak bıraktıktan sonra ver elini Kadırga Koyu.

Orada Kadırga otelde rahatlıkla kalınır. Aileler, benim gibi kafa dinleyenler hatta 4 aylık
bebekleriyle gelenler :) Tam hap siklet bebeler, bir yudum ısırımlık şeyler...

Otel personeli gayet güleryüzlü, fiyatlar çok çok makul. Yemekler deseniz hem bol kepçe
hem çok lezzetli. Otelin sahibi Bayram Amca " Mutfağımdan taviz vermem " diyor.
Başka söze ne hacet...

Sonra bir ara Assos. Arabayı ben kullansaydım yarı ömrümü o virajlarda verebilirdim
yüzde yüz !

Batık limanda maske şnorkel yüzüş, ama ürpertici. Oraların kesinlikle başka
bir havası, elektriği var.

Ayvacık köylü pazarı çok güzel. Hep bir önceki akşam toplanıp gelmiş taptaze ürünler.
Köylü yemin billah ediyor zirai gübre yok,ilaç da yok diye. Biz zehir diyoruz onlara.
Her tezgahta pembe domates var, netekim buraları cennet vallahi.




Günübirlik Ayvalık turu, erkenden gittik. Allah'ın kesinlikle sevdiği kuluyuz. Ayvalık'ta
da o gün pazar kurulmuş. Yine gözlerimiz bayram etti.


Hemen bamyalar alındı, gelince ayıklanıp gerçek domatesle şöle bi çevrilip derin dondurucuya.
Tekne de güzel. Öle eller havaya cıvık muhabbet de yok. Öğlen verilen yemek hele inanılır gibi değil. Patlayana kadar papalina,makarna,salata ve ekmek servisi. Ücret 15 TL adam başı duy da inan. Efe Tur teknenin sahibi, memnun kaldım tavsiye edebilirim rahatlıkla.

Saros öncesi Troia gezisi. Çok seviyorum böyle yerleri. İlk Olympos'ta hissetmiştim,aynı elektrik orada da var.


İster istemez gözünde canlandırmaya çalışıyorum o insanlar nelere güldü nelere ağladı diye... Her birinde devasa tiyatrolar.

Ve yer seçimi konusunda eski insanların başarısını da teslim etmek gerek.


Athena tapınağından her gün manzaraya baksa adamın ömrü uzar.
Bu arada gezi kokartlı ve işin duayeni rehberin eşliğinde, torpilliyim yani.

Bir de kuyu sistemi var tam muamma. Bundan bin yıllar önce yerden 30 m derinliğe ama sadece 1 m çap ile nasıl kuyu kazılır? Hadi bakalım gel de kafayı yeme.

Sonra Çanakkale, batan gruba karşı hafif bir yemek,bir bira.

Karşısı Eceabat, Çanakkale'ye göre daha ihmal edilmiş. Otel Aqua. Eski salça fabrikasından devşirme. İkinci katta havlet gibi sıcak, elim gayri ihtiyari kalorifer peteğine gitti :)
Eksikleri çok ama sabah kahvaltısında bizi mest ettiler. Biz Çanakkale'liye küfür eder gibi
pembe domatesle indik aşağıya. Meğer otelin bir bahçesi, bahçesinde de pembe domatesleri
varmış. Olduk mu pişti? Güzelce dalından koparıp getirdiler. Yanında da bir dut reçeli.
Ben hayatımda bu kadar güzelini tatmadım İçine tatlandırıcı olarak incir katmışlar.
Sadece reçetesini almak için tekrar gidilir yahu.


Cumartesi ve pazar günü teknede discovery dalışı. İşte ondan sonrası kopuk. Ben orada
denizin altında kaldım. Hoca daha dalalım dese ben gık demeden peşinden gitmeye razı.



Denizi taşıracam demiştim, yaptım :) Pek sefalı oldu cidden.



Tabi ağırlık kısmını saymazsak. Ayağına taş bağla at kendini suya :) Onun yerine beline kurşun kemeri.

Bir sonraki tatil planı artık nerede dalış var sorusuna yanıt olacak galiba :)

Hadi rastgele...

pembe domates ailesi


Şimdi Sakarya'dan Ahmet Ergün aradı. Geçen sene de epeyce tohumu bize sağlayan üyemiz. Sadece bahçede değil, balkonda da epey bir başarı sağladı.
Oğlunu ziyarete gelmiş, bana pembe domates, ağ için de pembe domates tohumu getirmiş. Üşenmemiş o kadar yoldan taşımış getirmiş. E ben de çıkayım evden yavaş yavaş :)
Ne diyeyim, güzel bir aileyiz biz...

Aldım geldim. Taşırken kollarım uzadı vallahi :) Yenmeden önce klasik tohum alma operasyonu sonrası malum :)

4 Eylül 2009 Cuma

başka bir alemde...

Cumartesi/Pazar harika iki discovery dalışı yaptım.
Kaan Hoca'yı tek geçiyorum !
Günlerdir başka birşey düşünmem mümkün değil :)